İşlemediği bir suçtan dolayı otuz yıla mahkûm olmuş bir adamın hikâyesidir bu hikâye…
Hapishanenin uzun gri duvarları tüm gençliği boyunca gözlerinin görebildiği tek yaşam sahneleri olmuştur.
Yavaş yavaş yeni ailesine alışmaya başlamıştır. İçeridekiler kardeşleridir ve hücredaşları aile otoritesini temsil eder. Hücresi odasıdır ve hapishanenin kütüphanesi kaçabildiği tek yerdir. Macera kitapları onu gri duvarların ötesine taşır.
Cezasını bitirdiği, salıverildiği gün gelir ama kimse onu hatırlamamaktadır, kendisi bile…
Üç yıl daha geçer ve memur, özgür kalmış olmasına rağmen onun üç yıl orada fazladan kaldığını fark eder.
Onunla iletişime geçtiklerinde korkudan ne yapacağını şaşırır. Hapishanenin kapısı arkasından kapandığında kendini çıplak hisseder.
Birden, dış dünya yani özgürlük devasa bir hapishaneye dönüşür.
Alıntıdır