Hayatta her şey bazen dibe vururken bütün çözümün aslında önce nefesi fark etmekten geçtiğini öğrenmek. Nefes ile dönüşebilmek, yenilenebilmek, yaşam yolculuğunda bedene alınan her nefesten haberdar olmayı bekleyen hücrelerimiz gibi, an’ da kalarak yaşama özgürlüğünü bedensel ve ruhsal olarak hissetmek, nefesi duymak, fark etmek meğer ne kadar da önemliymiş….
Doğru nefesle bir olmak, kalple atmak, akışta kalmak, işte HAYAT…
Periton CA tanısı ile başlayan sürecimde, tedavimin önemli bir parçasıydı KANSER CERRAHİSİ.
Gecikmiş bir evredeydim ve bu konuda en zor görev ise öncelikli Cerrahi Ekibimdeydi.
Total Kollektomi Ameliyatıydı yapılan işlem. Başarılı ve zorlu bir temizlik operasyonu ile yengeçlerimin büyük bir kısmına veda etmiştim ve geciken evre nedeniyle batında yer alan metastazın ilerlediği belli organlarıma. Ancak nefesle dönmüştüm yeni hayatıma, doktorlarımın şifa eli aracılığıyla.
Ameliyat sonrası karın dikişlerim henüz taze olduğu için, bir süre diyafram nefesi almakta zorlandım. Dikişlerimin iyileşme sürecinde nefesim yaşam döngüm olan diyaframa zor iniyordu.
Aradan bir süre geçtikten ve dikişlerim kendini onardıktan sonra, Doktorumun da tavsiyesi ile küçük küçük nefes çalışmalarımla, nefesimi diyaframıma indirmeyi başarmıştım… Ancak gözlemlediğim sıra dışı bir durum vardı…
TERS NEFES alıyordum.
Emin olmak için her nefes denemem de bunun tekrarladığını fark ettim. Diyafram nefesi alırken şişmesi gereken karnım, nefes alırken iniyor, nefes verirken şişiyordu. Evet, kesinlikle ters nefesteydim.
Nefes Terapisti arkadaşımı aradım fark ettiğim bu durum için.
Ameliyat sonrası, ya da travmatik durumlarla da, doğal olarak buna rastlanabildiğini, ancak pek çok kişinin nefeste oluşan bu durumu fark edemediğini söyledi. Hatta anestezi altında bilinç kapalı bile olsa, bilinçaltı korkular yaşamış olabileceğimi, bu durumun vücudun ve nefesimin tepkisel bir koruma davranışı olabileceğini de ilave ederek şu bilgiyi verdi.
“Bisiklet tekerleği şişirme pompası gibi, ömür boyu hiç durmadan vücut içine hava alır. Daha sonra bunu dışarı pompalar. Ancak akciğerin tüm organlar gibi sağlıklı çalışabilmesi için ek bir enerjiye, güce ihtiyacı vardır. Bu güç, göğüs kafesinin altındaki diyafram ve kaburga kemiklerinin arasındaki kaslardır. İlk korkularla, geçirilen travmalarla, öfkelerle, kaygılarla, bazen ani heyecanlarla, olumsuz duygu durumları ile bile kısalır nefes. Blokajlar oluştururuz istemeden, farkına varmadan göğüs nefesine, ya da ameliyat sonrası enderde görünse TERS NEFESE döneriz. Kaliteli nefes gider ve sadece solunum yapmaya başlarız. Ancak soluk alıp vermek nefes almak değildir. Ciğerlerin yüzde 10’unu kullanırız, evet sağlıklı olmak için yetersizdir bu soluk alma süreci, ama hayatta tutar. Nefesini fark etmen çok iyi şimdi de düzenlemelisin”
Bana verdiği tüm nefes egzersizlerini 10 gün süre ile yapmamı , kendimi ve nefesimi gözlemlememi ve durumun normal nefes seyrine yeniden alışacağını söyledi. Evet öyle de oldu. Tersi düz ettik tabiri caizse yeniden…
Hala kendimi gözlemleyerek, her duygu durumumda nefesimi takip etmeye ve nefesim üzerinde hala çalışmaya gayret ediyorum. Her an, her koşulda ve duygusal durumda.
Nefesimizi fark edelim. Dinleyelim onu, hissedelim içimizdeki mucizeyi her an. Ta ki nefesimizle bir olana dek, oksijenlelim tüm hücrelerimizle…
“ALIYORUM, VERİYORUM” cümlesi bile bizleri nefese döndürmeye yeterli.Bol oksijenli ortamları seçmek ve nefesi düzenlemek de bizim elimizde. Tedavi sürecinde kişisel gayret ve çabamız da önemliymiş bunu anladım.
HATIRLAYALIM ! Yengeçler Karanlık ve Oksijensiz ortamları sever.
Sevgi ve Şifa ile…
Evren’den